Paris, Floransa ve Prag dediğimizde aklınıza ilk gelen nedir? Estetik, moda, sanat! Evet, kesinlikle sanat! Bu üç şehir, çekici güzelliklerinin yanı sıra sanatın ve sanat tarihinin de dünya üzerinde en eski ev sahipleridir. Eğer yurt dışı eğitiminizi bu üç şehirden birinde almaya karar verdiyseniz, çok şanslı olduğunuzu kabul etmeniz gerekir. Bir yandan yabancı dil ya da diğer alanlardaki eğitiminizi, ki bu belki de sanat tarihidir, sürdürürken bu muhteşem şehirleri tanıma ve ihtişamlı sanat eserleri ile müzeleri gezme şansınız da olacaktır. Şimdi bu şehirleri birlikte inceleyelim…
Yurt dışında eğitim almanın avantajları
Yurtdışında eğitim almak, sınıf dışında da öğrenmenizi ve yabancı bir ortamda, birebir pratik yapma şansına sahip olmanızı sağlıyor. Bununla birlikte bulunduğunuz şehrin tarihi ve sanatıyla ilgilenmek ise kültürel gelişim için ciddi bir alt yapı oluşturuyor. Sanat tarihi ya da sanat eğitimi alan bir öğrenci olun ya da olmayın, şüphesiz ki, yurt dışında eğitim almak eğitiminizi ilerletmek için paha biçilmez bir fırsattır. Konu, sanat eğitimine geldiğinde, yurt dışındaki şehirlerin hepsi eşit donanıma sahip değildir. Paris, Floransa ve Prag hariç!
Paris, Fransa
Yurt dışında sanat ya da sanat tarihi eğitimi söz konusu olduğunda, belki de en iyi tercih, aşk ve ışık şehri Paris’ten başkası değildir. Farklı boyutlarda ve türlerde 100'ün üzerinde müzeye ev sahipliği yapan Paris, sanat tarihçisi için asla eskimeyecek bir şehirdir. Yurt dışında eğitim alan öğrenciler merak ettikleri birçok yeri ve ünlü sergileri gezebilirler. Bu bölgelerin yakınında eğitim görmek, sanat etkinliklerini ya da mekânları ziyaret etmek için bolca zamanınızın olmasını sağlar.
Dünyanın en çok ziyaret edilen müzesi olan Louvre, Rönesans döneminin Mona Lisa’sı da dahil olmak üzere 35.000 objeye ev sahipliği yapıyor. Musee de l’Orangerie’de, Claude Monet’in nilüferleri, imparatorluk döneminin en güzelini temsil eden surlara uzanmaktadır. Ustaları asla eskisi gibi olmasa da, Paris'in çağdaş sanat sahnesi, gelişen Belleville bölgesinde ve çeşitli galerilerinde devam ediyor.
Floransa, İtalya
Sanat tarihini gerçekten anlamaya çalışanlar için, İtalyan Rönesansı'nın doğum yeri olan Floransa'dan daha iyi bir yurt dışı eğitim bölgesi yoktur. Tarihin bu döneminde sanat gelişti, birçok yeni teknik ve stil ortaya çıktı. Rönesans dönemine ait müzeleri gezmek, zaman tünelinde yürümek gibidir. Floransa’da bu çağdan itibaren ikonik çalışmalar oldukça iyi korunmaktadır.
Leonardo da Vinci, Michelangelo, Caravaggio ve Raphael… Bu ünlü isimler ve diğerleriyle birlikte şehir sınırları içinde sergilenen birçok eser vardır. Uffizi Galerisi resim, eskiz ve heykel gibi birçok ünlü ve daha az bilinen esere sahiptir. Michaelangelo’nun muhteşem David heykeli Galleria dell’Accademia’da sergilenmektedir. Floransa, birçok kilisede bulunan Fresk'lariyle de ünlüdür.
Prag, Çek Cumhuriyeti
Son zamanlarda, komünizmin ve devrimin çalkantılı geçmişine sahip bir ülke olarak Çek Cumhuriyeti, modern, postmodern ve diğer çağdaş sanatlara ev sahipliği yapmaya devam ediyor.
Prag'ı, bu sanat stillerini ve Sovyetler Birliği'nin bölgedeki pek çok etkisinin tarihle olan bağlantısını incelemek için bir geçiş kapısı olarak kullanabilirsiniz. Prag Ulusal Müzesi, yan yana sergilerle birlikte tarihi ve sanatı bir araya getirmektedir. Kampa Müzesi, bir zamanlar komünizmin saltanatı sırasında sürgün edilen ve Frantisek Kupka'nın modern soyut resimlerinin en büyük koleksiyonu olan bir çiftin eserlerini barındırıyor.
Eğer bu şehirde bir iz bırakmak istiyorsanız biraz boya alın ve Lennon Duvarı'nı inceleyin: Prag, barış ve sevginin sembolü olan bir grafiti merkezidir.
Şurası açık ki, yurt dışı eğitimizde yaşadığınız şehir ve ülkenin kültürel birikimi size yoğun katkılar sağlayacaktır. Unutmayın ki bir dili öğrenmenin en iyi yollarından biri de eğitim aldığınız bölgedeki sosyal ve kültürel etkileşimlerdir.