Yaşınız kaç olursa olsun, yurt dışında eğitim hayal değil! Kesinlikle değil! Bu hayali gerçekleştirmek için ilk yapmanız gereken “Neden yurt dışında eğitim almalıyım?” sorusunu kendinize sormak ve önceliklerinizi sıralamaktır. Ya da, izin verin, biz sizin yerinize cevaplandıralım. Şöyle ki; İngilizce ya da öğrenmeye çalıştığınız dilin konuşulduğu şehirde bulunmak, az önceki sorumuzun ilk önemli cevabıdır. En az bu bunun kadar önemli olan bir diğer cevap ise, meslekli ve akademik olarak önünüze koyduğunuz hedeflere çok daha hızlı ulaşmanızı sağlamasıdır. Kaliteli bir eğitim, İngilizce ile desteklendiğinde hedeflerinize ulaşmanız için hiçbir engel kalmamış demektir. Hedef ve çaba, gönlünüzdeki ve hayalinizdeki meslek için en iyi iki yardımcı elemandır. Tıpkı İtalyan yazar Susanna Tamaro’nun dediği gibi yüreğinizin götürdüğü yere gitmek için asla hayallerinizi ertelemeyin. Bu konuda, yaşınız kaç olursa olsun, yurt dışında eğitim almaya karar verdiğinizde mutlaka eğitim danışmanlarına başvurun, konuşun, tartışın, düşünün… Sonra yine düşünün! Özellikle anne-babalar, yurt dışında eğitim almanın, uluslararası arenada çocuklarınız için ne kadar önemli olduğunu mutlaka göz önünde bulundurun. Deneyimli yurt dışı eğitim danışmanı Tarkan Ulaş’la yaptığımız röportaj, aklınızdaki pek çok soruya cevap verecek.
-Röportajımıza en temel soru ile başlamak istiyorum. Yurt dışı eğitim denildiğinde, aklımıza pek çok şey aynı anda geliyor. Siz yurt dışı eğitimini tam olarak nasıl tanımlıyorsunuz?
Tarkan Ulaş: Yurt dışı eğitimini birçok açıdan değerlendirebiliriz ama öncelikle farklı türlerde gerçekleşen bir eğitim tarzı olduğunu belirtelim. Dünyanın pek çok ülkesinde, binlerce öğrencinin tercih ettiği yurt dışı eğitimini çeşitli kollara ayırabiliriz. Bu bir dil eğitimi, lise ya da üniversite öğrenimi ya da sertifika eğitimi de olabilir. Hatta ticaret, turizm ya da diğer dallarda profesyonel meslek hayatını sürdüren ve iş hayatında bir adım daha ileriye gitmek isteyenler de -yaşları kaç olursa olsun- yurt dışı eğitimi alabilirler. Aslında dediğim gibi birçok başlığa ayırarak inceleyebiliriz. Bununla birlikte yurt dışı eğitimini öğrenciler için düşünecek olursak, bir bakıma kişisel gelişim programı olarak da tanımlamamız mümkün…
- Yurt dışı eğitimi Türkiye’de alınan eğitimi desteklemesinin yanı sıra, öğrencilerin yeni ve farklı kültürleri öğrenmelerini de sağlıyor, değil mi?
Tarkan Ulaş: Çok doğru! Bu aynı zamanda bir tür kişisel gelişim…
-Öğrenciler bir, hatta birkaç dili öğrenerek, hem eğitim kalitelerini yükseltiyorlar hem de kişisel gelişimlerine katkıda bulunuyorlar.
Tarkan Ulaş: Kesinlikle! Kişisel gelişimi, ‘kendi ayakları üzerinde durmak’ olarak da düşünebiliriz. On beş, on altı yaşlarındaki bir öğrencinin lise eğitimi ya da yaz kampı için yurt dışına çıkması, belki de anne-babasından ayrı olarak geçireceği ilk tur olacaktır. Bu da genç bir insanın, kendi sorumluluklarını üstlenmesi ya da kısa süreli bir ayrılık da olsa, bu zaman zarfında sorunlarla baş etmesi demek. Bununla birlikte bir yetişkin için de aynı durum söz konusu olacaktır. Okulda veya yaz kampında Türk öğrencilerle birlikte dünyanın pek çok ülkesinden gelen gençler, eğitimlerini hep birlikte sürdürüyorlar. Bu şu anlama geliyor: Öğrencinin eğer herhangi bir sorunla baş etmesi gerekirse, bu soruna Brezilyalı, Japonyalı ya da Afrikalı bir öğrencinin nasıl yaklaştığını da görme şansı elde edecek. İşte bu bizim ‘vizyon’ dediğimiz bakış açısıdır ve inanın, genç ya da değil, herkes için çok önemli bir sosyolojik olgudur. Özellikle uluslararası firmalar -ki ben de bunlardan birinde çalışıyorum- eleman alımlarında -hangi milliyetten olursa olsun- kişinin vizyonu ile ilgidirler. Hatta iş tecrübesi ikinci plandadır. Şirkette çalışacak ve ekibin bir parçası olacak kişinin, sorunlara farklı açılardan bakabiliyor olması, onun, başvurduğu işe alımını hızlandıracaktır. Şimdi başa dönersek, yurt dışındaki eğitim işte bu vizyonu kazandırması açısından da son derece önemlidir.
-Sadece iş dünyasında değil, özel hayatta da önemli bir unsur, vizyon sahibi olmak! Peki, her öğrencinin böyle bir gelişim göstermesi mümkün müdür?
Tarkan Ulaş: Bu biraz da öğrencinin yetiştirilme tarzı ile yeniliklere açık olma psikolojine bağlı olabilir. Yaz okulunu çok güzel ve eğlenceli bir tatil olarak da değerlendirebilir ya da ‘bu benin hayatımın fırsatı’ diye düşünerek, kişisel ya da dil eğitimi olarak muhteşem bir şans olarak da değerlendirebilir. Vizyon sahibi olmak, böyle bir eğitim fırsatını nasıl değerlendirdiğinizle doğru orantılıdır. Eğitim olarak düşünürsek, Türkiye’de de çok kaliteli öğrenim sunan okullarımız var ama yurt dışında da eğitim oldukça kaliteli! Yurt dışında iyi bir eğitim almak sadece okula gidip, derslere girip daha sonra eve dönmekle olmuyor. Asıl önemli olan, okul dışındaki zamanı nasıl değerlendirdiğiniz. Örneğin sınıf arkadaşlarıyla birlikte pek çok aktiviteye katılabilir ki bunlar için ayrıca bir bütçeye de ihtiyacı yok! Bir kafeteryada dahi sohbet ortamına katılmak, hem kişisel hem de dil olarak gelişiminize katkı sağlayacaktır.
-Bu durumda öğrencilerin tüm bunları biliyor ve uyguluyor olması gerekiyor. Yurt dışı eğitimi öncesinde öğrenci adaylarına bu tür bilgiler ya da tavsiyeler veriliyor mu?
Tarkan Ulaş: Bir öğrencinin bu tür detayları biliyor olması pek mümkün değil elbette, eğer daha önce bir deneyimi yoksa… İşte, yurt dışı eğitim firmaları ile danışmanlıklar bu nedenle çok önemli… Bir bakıma bu duruma yaşam koçluğu da diyebiliriz. Son yıllarda hızla ilerleyen teknoloji, sosyolojik etkileşimleri de artırdı. Fakat öğrenciler bu eğitimin fırsatlarını yüzde yüz farkında mı, hayır değil! Bazıları yaz okullarını bir tür tatil olarak görmeye devam ediyor. Sorunuza dönecek olursak, üniversitelerde öğrencilere verdiğim seminerlerde her zaman şunu söylüyorum; kısa veya uzun -çünkü bu süre bütçe ile ilgili- iki hafta ya da daha fazla bir yaz kampında bulunabilirsiniz. Süreniz kısa da olsa, eğer imkânınız varsa mutlaka yaz kampında katılın. “İki haftada ne kadar öğrenebilirim?” diye düşünmeyin. Tabii ki Matrix’teki gibi bir ‘Chip’miz yok! Dil öğrenmek emek ve zamanla gerçekleşir, hiçbir şey bir anda olmaz! Ama bir yaz kampı ya da kısa süreli de olsa yurt dışı eğitimine katılmak, farklı bakış açılarına sahip olmak açısından son derece önemli… Şu noktanın da altını çizmek lazım; bu eğitimleri yalnızca öğrenciler için düşünmeyelim. İş hayatlarını devam eden profesyoneller de, örneğin dil eğitimi için çok zamanı olmayan iş adamları da, bu tür eğitimler alabilirler. Ya da, iş kariyeriniz hangi aşamasında olursanız olun, bir adım öne çıkmak ve yükselmek için de, kısa veya uzun süreli dil eğitimlerinden yararlanabilirsiniz. Meslek hayatında her zaman bariyerler vardır, gençler de bunu kısa süre içerisinde fark edecekler. Dolayısıyla bu tür engelleri aşmak, hem maddi hem de manevi olarak başarılı bir meslek yaşamı sürdürmek de, bir hatta birkaç dil bilmekten geçiyor. Yurt dışındaki eğitim kurumlarında profesyoneller için hazırlanmış, başta “İş İngilizcesi” olmak üzere pek çok sertifika programı var. Tabii, dil öğrenimine sadece İngilizce olarak bakmamak gerekiyor. Her ne kadar önde değilmiş gibi görünse de Almanca örneğin, şu anda en büyük ticaret ortağımız… Mesleklerinde kariyer yapmak isteyenlerin ya da profesyonellerin mutlaka ikinci dil olarak Almancayı da düşünmeleri gerekiyor.
-Ve diğer dilleri! Tekrar öğrencilere dönersek, yurt dışı eğitimine en erken ne zaman başlamaları gerekiyor?
Tarkan Ulaş: Bu oldukça önemli bir soru… Dünyanın diğer ülkelerini incelediğimizde dil eğitiminin oldukça küçük yaşlarda başladığını görüyoruz. Bu başlangıcın ardından ailelerin birçoğu çocuklarını yedi-sekiz yaşında yaz kamplarına gönderiyor. Türkiye’de bu çok yeni daha… Elbette bu eğitimin ekonomik bir boyutu var. Bununla birlikte biz Türkler oldukça anaç bir toplumuz. Bırakın altı, yediyi; yaşı dokuz-on olan öğrencileri dahi ana-babaları tek başına göndermek istemiyor. Oysa yurt dışında bu kültür biraz daha gelişmiş durumda bulunuyor. Yabancılar çocuklarının erken yaşlardan itibaren kendi ayakları üzerinde durmalarını istiyor ve bu konuda onları destekliyor.
Yine yaz okulu örneğinden yola çıkarsak, ilkokul ya da lise çağındaki her öğrenci, öğretmenler eşliğinde en az iki haftalık bir eğitim almalı… Daha doğrusu her yaz yurt dışında bir ya da iki kampa katılmalıdır. Benim, küçük yaşlarından itibaren takip ettiğim ve her yaz farklı eğitim kamplarına -İngiltere, Amerika ya da diğer ülkeler- katılan öğrencilerim var. Aslında bu başlangıçların maksimum bir yaşı yok! Belki ilginç bir örnek olacak ama Kanada’da 81 yaşında bir öğrencimiz vardı. Dolayısıyla ‘Öğrenmenin yaşı yok!’ sözü ne kadar da doğru, değil mi?
-Böylece bir yandan dil eğitimi alırken diğer yandan bilgi, beceri ve kişisel gelişimlerine yoğun bir katkı sağlıyorlar.
Tarkan Ulaş: Kesinlikle! Bir diğer önemli husus, az önce de bir parça söz ettik, yurt dışındaki eğitim sistemlerinde öğrencinin diplomasına ya da sertifikasına bakılmıyor olması... Eğitimciler için de, işverenler için de asıl önemli olan kafa yapıları ve sosyal açıdan gelişmişlik durumları… İletişim çağındayız ve arttık sınırlar -Avrupa Birliği ya da diğerleri ile- giderek kaldırılıyor. İnternet zaten elektronik olarak sınırları yok etti. Doğal olarak dünya insanı olmak, uluslararası şirketler için kişisel vizyon, ilk sıradaki nitelik!
-Hemen herkesin merak ettiği bir diğer konu da ‘Hangi okula gidebilirim?” sorusu sanırım. Siz deneyimli bir danışman olarak öğrencilerimize hangi okulları tavsiye edersiniz? Ya da, yurt dışı eğitimine karar verdiklerinde dikkat etmeleri gereken hususlar nelerdir?
Tarkan Ulaş: Burada birçok etken var, tabii… Öğrencilerin her şeyden önce hangi meslek dalında eğitim alacaklarına, kendi özgür iradeleriyle karar vermeleri gerekiyor. Bu aşama çok önemli çünkü yurt dışındaki eğitimin verimli olmasının ilk şartı, sevdiğiniz ve istediğiniz alanda eğitim almaktan geçiyor. Bu aşamadan sonra ülke ve şehir seçimi, diğer önemli husustur. Dünya dili olarak baktığımızda genelde İngilizce eğitim söz konusu oluyor. Okul tercihi olarak, ülkenin Türkiye’ye uzaklığına göre tercih yapılabilir. Örneğin iki haftalık bir eğitim için Amerika pek de tercih listesinde olmamalıdır. Bunun temel nedeni sabit masraflardır. İki hafta ya da bir ay için de gitseniz aynı uçak biletini aynı fiyata satın alacaksınız. İngiltere ya da Malta gibi Türkiye’ye iki, iki buçuk saat uzaklıktaki ülkeler daha iyi olabilir. Eğitim kalitesi olarak değerlendirirsek eğer, kategorileri A-B-C olarak adlandırabiliriz. Örneğin, SDM’in de işbirliği içerisinde olduğu Cambridge Education Group’a bağlı olan okulları A kategorisinde değerlendirebiliriz. Öğrenciler bütçelerine göre de tercih yapabilirler elbette… C kategorisinde olmasına rağmen çok iyi eğitim veren okullar da var. Burada kaliteyi belirleyen nedir, sorusunu cevaplandırmalıyız. Okulları denetleyen belli başlı denetim komiteleri ve kurumlar var. Aynı zamanda da diplomaların ya da sertifikaların mutlaka uluslararası geçerliliğinin olması gerekiyor. Kaliteyi belirleyen bir diğer önemli husus ise eğitimcilerin öğretmen sertifikalarına sahip olması… Bunlar eğitimin kalitesini belirleyen çok önemli etkenler. Dikkat edilmesi gereken bir diğer husus da akreditasyondur. Birçok okul çok uygun fiyatlarda eğitim olanağı sunabilir ama bu okulların büyük ihtimalle akreditasyonu yoktur ve vize de alamayacaklardır. Dolayısıyla yurt dışında eğitim almayı planlayan öğrenci adaylarının çok dikkatli olmalarını tavsiye ederim. Belki de hayatlarında bir kez kullanabilecekleri bir fırsatı yakalıyorlar. Bu fırsatın boşa gitmemesi ve hayal kırıklığı yaşamamak için yurt dışı eğitim danışmanları ya da firmalarından destek almalarında fayda var.
Ayrıca öğrencilerimizin mümkün olduğunca en kaliteli okullara gitmelerini öneririm. Pek çok okul aşağı yukarı aynı eğitim sistemini uyguluyor olabilir. Fakat kaliteyi artıran unsur eğitim yönü güçlü ve deneyimli öğretmenlerdir. Örneğin az önce de söylediğimiz gibi A kategorisindeki okullardaki öğretmenler mutlaka sertifikalıdır. Peki diğerlerinin bu okullardan farkı nedir? Büyük ihtimalle onlar sadece İngilizce konuşuyordur ve belki öğretmenlik sertifikaları bile yoktur.
-Son olarak yurt dışı eğitimi alanında hizmet veren rehber ya da danışmanlık firmalarından söz edebilir miyiz? İnternet’te onlarca danışman firma var. Bununla birlikte bazı yabancı okullar Online olarak da kayıt alıyor ya da yönlendirme yapıyor. Öğrenciler nasıl bir yol takip etmeliler? Bu konuda önerileriniz nelerdir?
Tarkan Ulaş: Şurası bir gerçek ki yurt dışı eğitim firmaları çok önemli bir role sahip… Danışmanlar ve yaşam koçları da tabii… Öğrencilerin tecrübesi yüksek ve uzun süredir bu alanlarda eğitim ve danışmanlık veren firmalara yönelmeleri, doğru ülke ve şehir tercihi açısından son derece önem taşıyor. Öğrenci için en uygun ülkeyi, şehri ve okulu seçmek demek, genç bir insanın hayatını yönlendirmek anlamına geliyor ki da büyük bir sorumluluk… Öğrencilere önerim yurt dışı eğitimi kapsayan her konuda çok iyi araştırmalar yaparak mutlaka bizim gibi eğitim koçlarıyla yola çıkmaları… Böylece hayallerindeki mesleğe çok daha kısa zamanda ulaşmaları kolaylaşacaktır.